Aforizmalar

23.08.2023
359
Fatih Sultan Yılmaz
1995 yılında Trabzon'da doğdu. Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. 2016'da "Yalnız İşlere Bulaştım" ve 2018'de "Umut Yaratma Atölyesi" kitapları yayımlandı. Şiraze, Vesaire, Türk Edebiyatı, Kardeş Kalemler gibi dergilerde şiirleri yayımlandı. 2020 Yunus Emre şiir ödülünü aldı. 2021'de Türkoloji master eğitimini tamamladı. 2024 yılında "Abay'ın Ölümle İmtihanı" kitabı okurlarla buluştu. Hâlen Hacettepe Üniversitesi'nde eğitimine devam etmektedir.

Bilmek bana, her konuşmanın sonunu huzursuzluğa bağlayıp “hayırlısı” ile bitirmekten başka ne verdi ki? Sınırlarımı öğretmekten, mümkünsüzleri tanıtmaktan, acizliğimi kavrayıp, haddimi bildirmekten başka ne? İşte şimdi ben de haddimin kitabını ezberliyorum. Bütün açık uçlu soruları yanımda kalemtıraşla okuyor, kısa mutluluklarla avunuyor, uzun acılarla dizginleniyorum. Ben de bir zamanlar, henüz şu karşıdaki ağaçlar ufacıkken, bütün duvarları yıkmak, bütün bulutları aşmak, başka türlüsü de mümkün demek isterdim. Ama rüzgâr o zaman da pek yaman eserdi, yelimden kayalar alırdı, ucuz yenilirdim.

Oysa benim de güzel cümlelerim vardı. Üstelik ne mükemmel bir titizlikle düşünmüştüm onları. Sokaklarda, kafelerde, hastane sıralarında, her tümsekte çağ açıp çağ kapatan o otobüs koltuklarında…  Sanki dünyanın en güzel kadını, en önemli insanı, en muhtaç çocuğu, en yenilmiş kahramanı beni dinlermiş gibi… Sanki benim de söyleyecek bir şeylerim varmış gibi… Ama maalesef ki Kamışlı’nın bu yorgun karları gibi eridi hepsi…

Oysa benim de güzel cümlelerim olabilirdi. Bana ait olmanın, çirkin bir yüzden, bozuk bir sesten, hiç anlaşılmayacak olan o tuhaf eksiltili, üç noktalı cümlelerden daha muktedir, daha elzem bir şeyleri olsaydı.  O zaman bende bu bir caddeden bir caddeye akan, gözlerinde ürkütücü bir mutluluk ve dişlerinde emanet bir neşe bulunan bu insanlar gibi fütursuzca gülebilirdim. Daha fazla ümitvar olurdum her zamankinden. Bütün otobüslerin rutin geçiş saatleri aklımdayken, eve varınca kapıyı açacak karımı, omzuma atlayacak çocuklarımı ve birazdan masama servis edilecek o sıcak, taze fasulyeyi düşünebilirdim. Yemeğim pişerdi belki, ütüm yapılırdı, evde daha çok ses olurdu, kilo bile alırdım. Ama eminim ki bütün artan kütleme rağmen; bu devasa yalnızlığın ruhuma astığı yükleri daha fazla paylaşır, daha çok hafiflerdim.

Şimdi ülkesiz bir semt gibi yapayalnız bir durağın bir demirine yaslanmış, geride yürürken bıraktığım çamurlu ayak izlerini izlerken, ömrümün akıp gitmiş onca senesinin hayret uyandırıcı, o mahcup boşluğunda süzülüyorum. Bunca zaman, onca diploma, yüzlerce kitap… Sonunda tek bir cümle kuracak insan bulamamak, sesini duyuramamak, saatlerce geçmişteki ve gelecekteki senle konuşup durmak…

Düşünüyorum da on yıl sonraki ben burada olsaydı pek çok şey başka türlü bir on yıl sonrası olabilirdi.

Ama düşünüyorum işte…

Başıma ne geldiyse bu düşünmekten geliyor…

Yoksul olduğunu düşünmemek için gün boyu çalışıp kendini yorarak, evine yalnız uyuyakalmak için giden bir fabrika işçisi gibiyim ben de…

Bir düşünce işçisi…

Düşünmemem için yerime düşünenlerle sövüşen…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.