Covid Farkındalığı: Uzaktan Eğitim ve Tuzaktan Eğitim
“Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsanız, yelkenlerinizi değiştirin” der Amerikalı yazar Max De Pree. Ünlü düşünür Friedrich Nietzsche de “derisini değiştirmeyi bilmeyen yılan ölür” sözüyle bu düşünceyi destekler. Yaklaşık 5.500 ila 6.000 yılı bilinen insanlık tarihinde değişimlerin tetikleyicisi olmuş nice hadise meydana gelmiştir. Devrimler, salgınlar, doğal afetler, savaşlar ve krizler bunlardan bazılarıdır. Esasında tek bir olay gibi gözüken bu durumlar, beraberinde birçok unsuru da etkileyerek siyasi, kültürel ve toplumsal pek çok değişimin kapısını aralamıştır. Örneğin; Ortaçağ Avrupası’na bir kâbus gibi çöken ve milyonlarca insanın ölümüne neden olan “Kara Veba”, Reform ve Rönesans hareketlerinin kıvılcımını yakmış, Avrupa’daki bilimsel uyanışın öncüsü olmuştur. Bunun yanında Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları da, Japonya’nın büyük bir toplumsal değişime gitmesinin ve bugün bilimsel ve kültürel anlamda en gelişmiş toplumlardan biri olmasının en önemli nedenleri arasında görülür. Bu da gösteriyor ki; insanlığı etkileyen olayların, yakın (görünen) ve uzak (zamanla görülecek) iki farklı etki alanı mevcut. Bu iki alan içinde yer alan olaylar, yakından uzağa bir domino etkisi yaratarak birbirlerinin dönüşümünü aktif hale getirirler. Machiavelli bu durumu; “Bir değişim, daima başka bir değişime zemin hazırlar” sözüyle özetler. İçinde bulunduğumuz Covid-19 süreci de etki alanı olarak bütün insanlığı kapsayan ve böylece küresel değişimi tetikleyen bir milattır. Salgından kaynaklanan değişimin “yakın” yani hâlihazırda görünen yanı; maske takmak, sosyal yaşamdan mahrum kalmak vb. şeyler olarak görülse de, “eğitim” gibi verileri ancak uzun yıllar neticesinde görülebilecek farklı sonuçları da vardır.
Ülkemizde yaklaşık 1 yılı aşkın süredir uygulanan uzaktan eğitim faaliyetleri, gerek öğrenci gerekse öğretmenler yoluyla olumlu veya olumsuz birçok eleştiriyle karşı karşıya kalmıştır. Öğrenci eksenli tepkiler incelendiğinde asıl şikâyet edilen konunun eğitim olmadığı, okul ortamının özlendiği görülürken, öğretmen eksenli şikâyetlerde, öğretmenlerin yaş oranının yüksek olmasının ve çoğu öğretmenin teknolojik yetkinlik ve alışkanlıktan uzak oluşunun rol oynadığı görülmektedir. Esasında uzaktan eğitim, Covid-19 sürecinden çok daha önce de hayatımızdaydı. Özellikle üniversite sınavlarına hazırlanan gençler, sosyal platformlara yüklenen eğitim videolarına büyük bir ilgi göstermekteydi. Çünkü dershane yahut okuldan ziyade istedikleri zaman durdurup-izleyebilecekleri bu videolar ücretsizdi ve zaman tasarrufu, tekrar edip öğrenme gibi açılardan onlara büyük bir kolaylık sağlıyordu. Okul ortamında konuların hızlı ilerleyişi, öğrenciye görelik ilkesinin tam uygulanmasının zor oluşu da “maddi kolaylığın” yanında öğrencileri bu platformlara çeken nedenlerdendi.
Ülkemizde, özellikle yükseköğrenim görmek isteyen bir öğrenci, gerekli eğitimi alabilmek için genellikle şehir değiştirmek zorundadır. Başka bir şehre yerleşmek, yurt, ev, ulaşım masrafı, yeme-içme gibi birçok külfeti de beraberinde getirmektedir. Bütün bu masrafları karşılamak için birçok öğrenci kredi almak zorundadır. Asgari dört yıl boyunca alınan bu kredinin maliyeti mezuniyet sonrası yaklaşık 20 bin TL borçtur. Birçok gencin işsizlikle mücadele ettiği ülkemizde, öğrenciler hiçbir iş garantisi olmadan 20 bin TL borçla hayata atılmaktadır. Yüksek lisans ve doktora da hesap edilirse bu borç yaklaşık olarak 120 bin TL’yi bulmaktadır. Bu hesaplara ailelerin öğrencilere sağladığı maddi destek de dâhil edilirse bu rakam daha da artacaktır. Uzaktan eğitim bütün bu gereksiz harcamaları ortadan kaldırdığı gibi, zaman ve dikkat süresi açısından da öğrencilere pozitif dönütler vermektedir. Örneğin, örgün eğitimde günün büyük bir bölümünü ulaşımda ve sınıf dışı okul ortamında harcamak zorunda kalan öğrenci, uzaktan eğitimde zamanını çok daha verimli kullanabilmektedir. Keza ders veren akademisyenler de bütün bu vakit kayıplardan arınarak, derslerini anlatırlarken bir yandan da akademik çalışmalarına zaman ayırabildiklerini ifade etmektedir. Dolayısıyla Covid-19 sürecinin kazandırdığı bir farkındalık olarak, zamandan ve maddi yönden ekonomiklik sağlayan “uzaktan eğitim”, zamanla çağın ihtiyaçlarına uygun olarak hayatımızın bir parçası olacaktır ve olmalıdır.