Eğitim Sistemlerine Etki Eden Faktörler

10.12.2020
6.263
Eğitim Sistemlerine Etki Eden Faktörler

Ülkelerin Eğitim Sistemine Etki Eden Faktörler

  1. Refah Seviyesi: Toplumdaki Gelir Düzeyinin Farklılıkları (Ekonomi)

Günümüzde ekonomi, bireylerin yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirmelerinde hayati bir rol oynarken, iyi derecede hizmet ve imkanlara sahip olma açısından, yaşam kalitesinin de belirleyici bir unsuru haline gelmiştir. Maslow, “ihtiyaçlar hiyerarşisini” belirlerken, en alt basamakta yeme, içme, barınma gibi temel insani ihtiyaçlara yer verir. Beslenme, barınma ve güvenlik, yaşamı idame ettirmek adına bütün bireylerin öncelikli hedefleridir. Bu temel (fiziki) ihtiyaçlar giderilmeden, bireylerin ruhsal ve zihinsel ihtiyaçlarını fark edebilmesi ve giderebilmesi de mümkün gözükmemektedir. Nitekim, Antik Çağın bilge filozoflarının, dönemlerinin refah seviyesi en yüksek toplumlarında yetişmiş olması da bir tesadüf olarak kabul edilemez. 

Her ne kadar, ekonomik durumla eğitim arasındaki ilişkiyi, eğitim seviyesinin yükselmesiyle yoksulluğun azaldığı varsayımına bağlayan görüşler olsa da bu görüşler, eğitim almış insanların iş bulma ihtimalinin yüksekliğine dayandırılan, kapsamı dar hipotezlerdir. Çünkü, özellikle üçüncü sınıf dünya ülkelerinde tarihten beri süregelen yoksulluk düzeyi, bireylerin temel ihtiyaçlarının yanında, nitelikli eğitim imkanına sahip olmalarının da önüne geçmektedir. Eğitimin, yoksulluk düzeyini azaltmasına imkân tanımak için, öncelikle toplumda, imkân ve fırsat eşitliği oluşturarak, yoksulluk seviyesindeki bireylerin de nitelikli eğitim sürecine katılması sağlanmalıdır. Çünkü, ebeveynlerin, sosyoekonomik ve kültürel birikimlerinin, çocuklarına sağladıkları eğitim imkanlarıyla doğrudan ilişkili olduğu saptanmıştır. Dolayısıyla, yoksul bir ailede büyüyen bir çocukla, gelir durumu iyi bir ailede büyüyen çocuğun aldığı eğitim imkanları ve sonucundaki eğitim düzeyi önemli farklılıklar göstermektedir.[1]

Örneğin, Refia Şemin, bir çalışmasında; zekâ seviyesi yeterli olduğu halde akademik olarak başarısızlık gösteren öğrencileri incelemiş ve ailenin sosyokültürel seviyesinin okul başarısı üzerinde etkili olduğu tespitinde bulunmuştur.[2] Çalışmaya göre, %73’le en yüksek başarısızlık düzeyinin görüldüğü ailelerin ekonomik olarak durumu iyi olmayan aileler olduğu ve bunların küçük esnaf ve işçi ailelerinden oluştuğu tespit edilmiştir. Çocuklardaki başarısızlık oranı, orta düzey gelire sahip ailelerde %24, yüksek gelir sahibi ailelerde ise %3’tür.

Eğitimin amacı, toplumun mensubu olan bireylerin gelişimine katkıda bulunarak, kendini gerçekleştirmesine fırsat ve imkanlar hazırlamak, ekonomik etkinliğini, insan ilişkilerini ve yurttaşlık sorumluluğunu kazandırmaktır.[3] Dolayısıyla, toplumlarda bilgi ve yeteneklerle donatılmış, iyi ve sağlam kişilikli, yani eğitimli bireylerin oranının arttırılması için, toplumdaki gelir düzeyi farklılıkların eğitime etkisinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bunun yanında ülkelerin ekonomik durumlarının da yurttaşlarına sunduğu eğitim imkanları açısından göz ardı edilemez bir faktör olduğu unutulmamalıdır.

  • Politik Durum

“Politika” sözcüğü Türkçeye Fransızca “politique” kelimesinden geçmiştir. Kelimenin kökeni, Antik Yunan dilindeki “politikē teχnē πολιτική τεχνη” (devlet yönetme sanatı) deyimine dayanır.[4] Tarih boyunca, bütün hükümetler veya hükümdarlar kendi politikalarını inşa ederken, toplumun temel yapılardan biri olan eğitimi de kendi politikaları çerçevesinde şekillendirmeyi ihmal etmemişlerdir.

Örneğin, Sovyet rejiminde eğitim, başından beri tamamen yeni tip Sovyet insanının tasarlanması üzerine kurgulanmıştı. Bu amaçla eğitim salt öğretimle sınırlandırılmayıp, karakter eğitimini de kapsayan bir araç haline getirilmiştir. Öyle ki, anaokulu ve kreşlerde henüz çok erken yaşlardan itibaren başlayan öğretiler, gençlerin kişilik özelliklerinin şekillenmesinde en etkili kurumlar halini almıştır. Nitekim, Sovyetler Birliği’nin eğitim bakanlığı da ulusal eğitim sistemlerinin hedefini, gençlere devletin resmî ideolojisini benimsetmek ve komünizmin savunucusu, çalışkan, üretken bir işçi sınıfı oluşturmak olarak belirlemiştir.[5] Bu nedenle devlet, çocukların ne kadar erken ideolojiyle tanışırsa o kadar verimli olacağı inancını taşımış ve ailelere 7 yaşından önce çocukları okul öncesi eğitim kurumlarına göndermelerini teşvik etmiştir.

Keza, benzer bir yönetim anlayışı benimseyen Naziler de iktidara geldikleri ilk yıllardan itibaren eski idealist Alman eğitimini bir kenara bırakarak, eğitim sisteminde köklü değişikler yapmışlardır. Örneğin, eğitim ve öğretim müfredatı baştan sona Nazilerin propagandası olan “Almanların üstün ırk olduğu” görüşüne göre dizayn edilmiştir. Buna istinaden, sistemde gereksiz kabul edilen bütün dersler çıkarılarak, beden ve sağlığın ön planda olduğu derslerin sayısı arttırılmıştır. Onlara göre okul teoriden ziyade pratik yaşama insanı hazırlamalıydı ve okulla tanıştıkları ilk andan itibaren çocuklara yurttaşlık bilgisi öğretilmeliydi.[6] Dolayısıyla ırkçılık ve milli kimlik Nazi eğitim politikaların en temel unsurları olmuştur. Çocuklar derslere Hitler selamıyla başlar, Hitler’e övgü dolu sözler içeren şarkı ve şiirler öğrenirlerdi. Eğitim sistemi tamamen Nazi iktidarının ideolojik hedeflerine hizmet eder durumdaydı.   


(Kaynak: https: //www.doew.at / erkennen / ausstellung / 1938 /jugend -im- national sozialismus / die-schule-als-institution-der-ns-erziehung)

Günümüzde de tek parti rejimiyle yönetilen Küba, Kuzey Kore, Çin, Vietnam gibi ülkelerde, eğitim politikaları devletin resmî ideolojisiyle paralel olarak inşa edilmekte ve kitleleri kontrol etmek adına bir araç olarak görülmektedir. Nitekim, John Taylor Gatto Eğitim Bir Kitle İmha Silahı[7] adlı kitabında, Amerika Birleşik Devletleri dahil, bütün ülkeler için, eğitimin asıl amacının, mümkün olduğu kadar çok sayıda bireyi, tehdit teşkil etmeyecek düzeyde tutmak olduğunu söyler.

 Demokratik ülkelerde de eğitim sistemi hükümet görevine gelen siyasi partilerin yönettiği bakanlıklar aracılığıyla yönetilmektedir. Dolayısıyla mevcut hükümetlerin benimsediği eğitim anlayışı, ülkelerin eğitim sistemini de doğrudan etkileyen faktörler arasındadır.

  • Eğitimci Yetiştiren Kurumların Niteliği

Öğretmenler veya akademisyenler, muhafaza ettikleri kişilik ve karakterleriyle, hızlı gelişim ve değişim döneminde olan çocukların/gençlerin psikolojik ve sosyal gelişiminde rol oynayarak, çoğu zaman öğrencileri tarafından rol model kabul edilirler.[8] Dolayısıyla eğitici/öğretici rolündeki bireylerin eğitim ve öğretimi de ülkelerin eğitim sisteminin en temel yapı taşlarından biridir.

Yapılan araştırmalarda, mesleki donanımı yüksek, görevini yaparken sıcaklığını, heyecanını, hevesini ve işe yönelik düzenli, tertipli tutumlarını öğrencilere yansıtabilen eğitimcilerin, çocukların akademik başarısının yükselmesinde etkili olduğu gözlenmiştir.[9] Dolayısıyla, ülkelerin eğitim sistemlerindeki başarıda, eğitimcilerin mesleki donanım ve karakter eğitimini üstlenen yetiştirici kurumların da etkisinin olduğu söylenebilir.

   Mümtaz Soysal, 1998 yılında Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir yazısında, Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi öğrencileriyle gerçekleştirdiği bir ankete değinir.[10] Görüşmede, bir grup öğrencinin, sınıf mevcutlarının fazla olmasından şikâyet ederek “hocalarla iletişimde problem yaşadıklarını” belirttiği gözlenirken, farklı bir öğrenci grubu ise sınıf mevcudunun az ve sınıfların da küçük olması nedeniyle iletişimde bir sıkıntı çekmediklerini belirtmiştir. Araştırmasının sonunda, üniversitelerdeki niceliğin artmasının niteliği de arttırmadığı, aksine kurumların eğitim kalitesini düşürdüğüne vurgu yapan yazar, yükseköğretim kurumlarının niteliksiz diploma fabrikalarına dönüşmemesi temennisinde de bulunur.

Aradan geçen yirmi yılda, eğitim kurumlarının ve öğrenci sayısının giderek arttığı ve bununla paralel olarak da eğitim kalitesinin zayıfladığı söylenebilir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde eğitime yapılan yatırımlarda, nicelik kadar nitelik de önem arz etmektedir. Dolayısıyla yüksek öğretim kurumlarının yetkinliği, ülkelerdeki eğitim sistemine yön veren etkenlerden biri olarak kabul edilebilir.


[1] Cemil Ciftçi, Atalay Çağlar, “Ailelerin sosyo-ekonomik özelliklerinin öğrenci başarısı üzerindeki etkisi: Fakirlik kader midir?”, International Journal of Human Sciences, Cilt 11, Sayı 2, 2014, s. 155-175.

[2] Refia Şemin, “Okulda Başarısızlık Sosyo-Kültürel Açıdan Şanssız Çocuklar”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay., İstanbul, 1975, s.95

[3] Varış, F. ve arkadaşları. (1991). Eğitim Bilimine Giriş. Ankara: AÜ Basımevi, s. 54

[4] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/politika e.t. 24 Ekim 2020

[5] Burcu Özdemir, “Sovyetler Birliği’nde Komünist İdeolojinin Eğitime Yansımaları: 1920’li ve 1930’lu Yıllar”, ÇOMÜ Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi 3(1), 103-111, 2018.

[6] Gülbuğ Erol, E., Cerrahoğlu N. ve Çakı C., (2017, Mart), “Hitler Dönemi Eğitim Yapısındaki Otokrasinin Eleştirisi: Dıe Welle Filmi Üzerine Göstergebilimsel İnceleme”, IX. Uluslararası Eğitim Araştırmaları Birliği Kongresi Eğitim Araştırmaları Birliği, Ordu Üniversitesi, Ordu. Erişim adresi: https://www.researchgate.net/publication/323511779

[7] John Taylor Gatto, Eğitim Bir Kitle İmha Silahı, (Çev., Zeynep Alp), İstanbul: Edam Yayınları, 2018), s. 21.

[8]Ali Murat Sünbül, “Öğretmen Niteliği ve Öğretimdeki Rolleri”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi 8 / 8 (Eylül 1996): 597-608.

[9] Ceyda Çaylı, Ali Göçer, “Ortaokul Türkçe Derslerinde İşlenilen Müstakil Dinleme Metinlerine Yönelik Öğretmen Uygulamalarının Değerlendirilmesi”, Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD) Cilt 17, Sayı 3, Aralık 2016, Sayfa 517-535.

[10] https://www.hurriyet.com.tr/universitede-nitelik-39047243 e.t. 24 Ekim 2020

YAZAR BİLGİSİ
Fatih Sultan Yılmaz
1995 yılında Trabzon'da doğdu. Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. 2016'da "Yalnız İşlere Bulaştım" ve 2018'de "Umut Yaratma Atölyesi" kitapları yayımlandı. Şiraze, Vesaire, Türk Edebiyatı, Kardeş Kalemler gibi dergilerde şiirleri yayımlandı. 2020 Yunus Emre şiir ödülünü aldı. 2021'de Türkoloji master eğitimini tamamladı. 2024 yılında "Abay'ın Ölümle İmtihanı" kitabı okurlarla buluştu. Hâlen Hacettepe Üniversitesi'nde eğitimine devam etmektedir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.