Elbek’in “Til” Şiirine Anlamsal Bir Bakış

11.05.2020
1.732
Ayşe Yalçın
1995 yılında Ankara'da doğdu. Kastamonu Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı. Şu an Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği ve Türk dünyası metinleri üzerine tercüme çalışmaları yapmaktadır.
Til/Dil

Dil şiiri, Elbek tarafından 1917 Ekim Devrimi olaylarından üç yıl sonra 1920 yılında kaleme alınmıştır. Rusların Türkistan’da Bolşevizm’i yayma, Türklerin dil, din, örf ve adetlerini bozarak onları tam anlamıyla Ruslaştırmak için giriştikleri faaliyetlere tepki olarak doğan milli uyanış hareketi doğrultusunda yazılmıştır [1].

Ceditçi aydın, şair ve yazarlar tarafından Türkistan’da başlatılan millî uyanış hareketi (dilin sadeleştirilmesi, hece vezninde şiir yazma, muhteva ve temadaki değişim, sanatın halka yönelişi, matbuat, modern eğitim…) 19. yüzyılın sonunda başlayıp 20. yüzyılın 30’lu yıllarına kadar devam eden bir dönemi kapsamaktadır [2]. Ceditçi yazarlar arasında yer alan Elbek, dil konusunda kaleme aldığı bu şiirlerle milli uyanış hareketine ses getirmiştir. “Til” adını verdiği şiirde bu şiirlerdendir. Çünkü dil, ceditçilerin önem verdiği konuların başında gelmektedir.

Dil, millet olmanın açık bir sembolü olarak algılanır. Dil milli bütünlüğü belirlemede yeterli bir öğe olmasa da, milliyetçilik hareketlerinde belirleyici unsur olarak öne çıkmaktadır. Bunun sebebi dilin işlevselliğidir [3]. Halkların dilleri onların bir arada kalmasını sağlayıcı unsurlardan biridir. Elbek, şiirin ilk dizelerinden itibaren ana dilini bir kuşa benzetmektedir. Kuşa benzettiği ana dilini ise kederli olarak görmektedir. Bolşevikleştirme politikasının bir faaliyeti olan dil değişimine tepkisini dizeleriyle ortaya koymuştur.

Şiirin ikinci mısrasında “Türk dili” tabirinin kullanılmasında ise Gaspıralı İsmail Bey’in bütün bir hayatını adadığı “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” sloganının hayat buluşunu görmek mümkündür [4]. Ayrıştırmanın aksine Kırgız, Kazak, Özbek, Uygur, Azeri, Gagavuz vb. ayırmadan Türk dilini bir bütün olarak kabul etmiştir.  Ulus-devletin “biz” olma bilincinin toplumda yer etmesi, ancak tek bir dilin konuşulmasıyla mümkün kılınabilir [5]. Bu doğrultuda milli dile ihanet edenlere, öfkesini dile getirmiştir.

Bülbül, güzel ötüşü ile bilinen bir kuştur. Divanı Lügatit Türk’te ve Kutadgu Bilig’de bülbülün güzel, tatlı ötüşünden bahsedilmektedir [6]. Yüzyıllardan beri tatlı, güzel ötüşü olan bir kuş edebiyata yansımış ve motifleşmiştir. Elbek, Türkçeyi bir bülbüle benzetmiştir. Güzel sesiyle tanınan bülbül gibi Türkçenin de kulağa bir bülbül ötüşü kadar hoş geldiğini dile getirmiştir.

Türkçeyi hiçe sayan Sovyet hayranlarını eleştirmekte olan Elbek, utanmadan bu tutumu sergileyen insanlara öfke dolmuştur. Ana dilini koruması beklenen halk içinde, ana diline ihanet eden sapkınlara rastlandığını dile getirmekte ve onların kim olduğunu sorgulamaktadır. Közkamanlaşan ve halkına ihanet edenlerin en çok milletlerine zarar vereceğinin farkındadır. Çünkü közkamanlık ruhu uygun bir ortam yakaladığı anda etrafa dehşet saçacak, kronikleşmiş, korkunç bir hastalıktır [7].

Dünya üzerinde Türk dili kadar tarihi derinliği ve coğrafi genişliği olan pek az dil vardır [8]. Böyle bir güç Türkçeye bahşedilmişken onun zenginliğini görmemek büyük bir utançtır. Türk tarihi ve Türk dili çok eski dönemlere tekâmül ediyorken, onu basit ve yetersiz görmek imkânsızdır. Sovyetler Türk halklarını köklerinden uzaklaştırmayı ve Sovyet tipi yeni insanlar oluşturmayı hedeflemişlerdir [9]. Bu politika doğrultusunda da Türk halklarının bünyesinde yer alan zayıf halka olarak kabul edilebilecek insanları yanlarına çekmeye çalışmışlardır. Ceditçiler ise bütün güçleri ile bu planı bozmak için canları pahasına mücadele etmişlerdir.

Son dörtlükte yine kederli kuşum diyerek başlamıştır. Sovyet rejiminin giderek güç kazandığı bir dönemde anadilinin üstünlüğü ortaya koymaya çalışan Elbek, onu yine kederli bir kuşa benzetmektedir. Rejimin aksine Türk dilinin kullanılmasını öğütlemektedir. Bir bülbülün tatlı sesine benzettiği anadilini duymayı arzu etmektedir. Dil birliğinin sağlanmasıyla birbirinin kardeşi olan ulusların manevi ve kültürel birliğinin de güçleneceği bir gerçektir [10]. Ortak dil, din, kültür öğelerini yıkmayı dileyen Sovyet hükümeti onları ayrıştırmaya yönelik faaliyetlerine dört koldan başlamıştır. Ceditçiler ise bu faaliyetleri önlemek için milli şuuru güçlendirici eserler ortaya koymuşlardır. Şiirin yukarıdaki mısraları Elbek’in Türk halkları arasında müşterek dil birliğine yani ortak iletişim diline ve Türk dünyasının birliğine olan inancını ve umudunu ortaya koymaktadır [11].

Türk dilini karalayan kişileri, yoldan çıkmış sapkınlar olarak görmüştür. İlminsky ve Ostmounmanov’un yeni yazı dili oluşturma çabalarından itibaren yanlarına çektikleri Türkistanlı kişileri de eleştirmiştir [12]. Dil, halkı bir arada tutabilecek en büyük güçlerin başında gelmektedir. Bu olguyu parçalamaya çalışan Sovyetler halkları eşitlik, uygarlık, dostluk, barış gibi vaatlerle kandırmışlardır. Çıkarları doğrultusunda kullandıkları mankurt ve közkamanları bir kukla gibi kullanmışlardır. Elbek’in yoldan çıkacak olanlar olarak gördüğü kişilere yazdığı mısralar,  milletlerinin bekası için çalışıyormuş gibi görünen mankurt ve közkamanların sapkın davranışlarına tepki doludur [13]. Türk dilini karalayanları boşboğazlı olarak nitelemiştir.

Sonuç olarak, Elbek Özbek cedit döneminin önde gelen temsilcileri arasında yer almıştır. Hocası Fıtrat’ın edebiyat görüşlerini benimsemiştir. Özellikle dil alanında yaptığı çalışmalarla ön plana çıkmıştır. Çağatay Gurungı topluluğuna katılması onun gelişiminde etkili olmuştur. Kısacık ömründe ses getiren eserler meydana getirmiştir.

Sovyetlerin Türkistanlı halklar üzerinde oluşturmaya çalıştıkları Ruslaştırma politikalarının ilk aşaması dil üzerinedir. Türkistanlıları ortak dil birliğinden uzaklaştırmaya çalışan Sovyetler, halkların konuşma dillerini yazı dilleri haline getirerek birbirinden farklılaştırmakla işe başlamışlardır. Elbek, Türk dilini birbirinden uzaklaştırmaya, onu farklılaştırmaya çalışan Sovyetlere ve Sovyet yandaşlarına tepkisini “Til” şiiri ile ortaya koymuştur.

Şiirde “Türk dili” ibaresi kullanılmasıyla ortak bir dile yani Türk diline vurgu yapılmıştır. Güzel ötüşü ile tanınan bülbül sesine benzettiği Türk dili, onun duymaktan zevk aldığı en güzel bestedir. Yalın, duru, görkemli ve eşsiz anadilini her şeyin üstünde tutmuştur. Bülbül sesine benzeterek haz aldığı dilin dış unsurlarca hor görülmesiyle hayal kırıklığına uğramıştır. Dilini kederli bir kuşa benzetmiştir. Anadilinin üstünlüğünü avazı çıktığı kadar haykırmıştır. “Til” şiiri onun dil anlayışının bir haykırışı niteliği taşımaktadır.


[1] Fatma Açık, Sedat Adıgüzel, Nergis Biray, Çulpan Zaripova Çetin, Halit Aşlar, Soner Sağlam, (Edt: Orhan Söylemez, Samet Azap), Türk Dünyası Çağdaş Edebiyatları El Kitabı, Kesit Yayınları, İstanbul, 2018, s.21

[2] Murat Halmet, Türkistanlı Ceditçi Şair Elbek’in Dil Konusundaki Fikirleri ve Fikirleri Uğrunda Verdiği Mücadele Hakkında Bir Değerlendirme, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, S:8/4, s.2127

[3] Alper Kasımoğlu, Milliyetçilik ve Dil, Dil Milliyetçiliğinin Başarı ve Başarısızlıkları, Yalova Sosyal Bilimler Dergisi, S:5, s.162

[4] Mustafa Toker, İsmail Gaspıralı ve “Dilde Birlik” Fikri Üzerine, “İsmail Gaspıralı ve Türk Fikir Hayatındaki Yeri” Paneli, 2 Kasım 2001, s.33

[5] Kasımoğlu, a.g.m., s.165

[6] Abdulkadir Emeksiz, Bülbül Ötüşünün Anonim Biyografiye Göre Anlamlandırılması Üzerine, Milli Folklor Dergisi, Y:30, S:117, 2018, s.22

[7] Rahmankul Berdibay, Baykal’dan Balkan’a, Bilig Yayınları, Ankara, 1997, s.66

[8] Ali Akar, Türk Dili Tarihi, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2014, s.11

[9] Orhan Söylemez, Samet Azap, Türk Dünyası Edebiyatları Hikâye Çözümlemeleri, Kesit Yayınları, İstanbul, 2016, s.53

[10] Berdibay, a.g.e., s.168

[11] Halmet, a.g.m., s.2133

[12] Akar, a.g.e., s.308

[13] Berdibay, a.g.e., s.68

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

  1. Raif DOĞAN dedi ki:

    Türkçeye ve Türk diline verdiğiniz emekleriniz için teşekkür ederim ? Bir vatan sevdalısı ülkücü olarak Türk’ün ve Türkçe’nin her zaman destekçisiyim ☺️